Her şey
düşüncede başlar. Dünya ve içerdiği her şey düşüncenin ürünüdür. Bugün
kullandığımız otomobil, bilgisayar, oturduğum sandalye önceleri bir düşünceden
ibaretti. Hepsi önce düşüncede oluşturuldu ve düşüncenin yaratıcı sürecinin
ürünü olarak gerçekleşti.
Kişiler arası
ilişkiler dünyasına gelince, davranış ve duygularımızın nedenleri düşünce
dünyamızın içinde yatar. Ön planda davranış ve duyguların alışverişinin
ve karşılıklı değişimin yer aldığı kişiler arası iletişim sürecinde, davranış
ve duyguların değişmesi, düşüncenin değişmesinden geçer. Ancak bunu
gerçekleştirebilmek yani kalıplaşmış düşüncenin yerine yeni düşünce
koyabilmek o kadar da kolay değildir. Çünkü yıllarca belirli tarzda
düşünmeye adeta şartlanmışızdır. O yüzden düşüncelerle ilgili üzerinde
durulacak ilk soru “acaba düşüncelerimizin her zaman farkında mıyız?”
dır. Bu sorunun yanıtı bazen “evet” ama çoğunlukla “hayır” dır.
Düşünce ile ilgili ikinci
önemli özellik ise düşünce sürecinin kesinlikle bir mantık yapısına ihtiyaç
duymasıdır. İster öfke, ister çöküntü , ister sevinç, ister huzur, vb. olsun
çoğu duygunun gerisinde, kendi içinde tutarlı bir mantık akışı vardır. Her bir
davranış ve duygu, söz konusu mantık akışının noktalandığı sonuçta oluşur.
Beynimiz, temelde, mantık akışları için ve içinde yaşar. Beyin için , gerçekçi
olsun veya olmasın, önemli olan bir mantık akışını bitirebilmektir.
Basit bir
mantıksal silsilede, üç temel aşama söz konusudur. Bunlardan ilki, çevremizdeki
olaylar (başkalarının davranışları dahil) hakkında geliştirmiş olduğumuz,
oldukça yerleşik bir inanç ya da kural veya büyük önermedir. İkinci öğe,
büyük önermenin ilgili olduğu olay grubundan bir örnektir. Bu da orta
önermedir. Silsiledeki son unsur, büyük ve orta önermelerden hareketle varılan
sonuçtur.
Örnek: Beşir, hataların başkalarının gözünden düşmeye neden
olduğuna inanır.
Beşir, geçen gün patronuyla çalışırken iki hata yapar,
SONUÇ: Beşir, o akşam eve patronunun gözünden düşmüş
düşüncesiyle gider.
Beşir,
ertesi gün patronuyla çalışırken kendini gözden düşmüş hisseder.
Düşüncenin diğer bir özelliği
ise beynimizin kendi kendine telkin hizmeti veren bir organ olmasıdır.
Düşüncelerimiz, refleks hızında , mantıksal silsileler takip eden ve çoğunlukla
farkında olmadığımız bir bilinç düzeyinde güçlü telkinlerde bulunabilen
süreçlerdir. Düşüncenin tüm bu özelliklerinin yanı sıra sözel olmayan resimsel
nitelikleri de vardır. İki gözümüzle gördüğümüz şeyleri tercüme eden birde
zihin gözümüz vardır. İki gözümüz gerçek kendini nasıl gösteriyorsa onu öyle
algılar. Oysa zihin gözümüz gerçeği kendi istediği gibi resmedebilir. “ “işler
göründüğü gibi değil” deyimi bu özelliği ne kadar isabetle açıklıyor değil mi?”
Peki olumlu
yaşayabilmek için düşüncelerimizi nasıl organize etmeliyiz ? Daha mutlu
bir yaşam için olumlu düşünmeyi yaşamımıza nasıl geçirmeliyiz?
1.
Öncelikle bizi olumsuz duygu haline iten olumsuz düşüncelerimizin farkına
varmalıyız. Bunun için bir günce tutup gün içinde aklınızdan geçen olumsuz
düşünceleri not edin.
2.
Eski inanış ve düşünce kalıplarının yerine yeni düşünce kalıbını
koymalıyız. Bu yeni bir zihinsel yapının çatısını oluşturur.
3.
Bitirilmiş resim üzerinde çalışmaya başlayabiliriz. Yani yeni bir yaşam için
amaç listesi oluşturabilirsiniz. Bunun içinde olumlu imgeleme tekniğinden
yararlanabiliriz. Amaç listesini oluştururken şunlara dikkat etmeliyiz:
1)
Zihnimize göndereceğimiz mesaj olumlu bir cümleden oluşmalı, geniş ya da
şimdiki zamanda kurulmalı. Örneğin “Artık sunum yaparken heyecanlanmayacağım”
yerine “Sunum yaparken son derece rahat ve güvenliyim” cümlesi daha uygundur.
2)
Zihnimizde bir düşüncenin yerleşmesi için en az 21 güne ihtiyacımız var. Bu
nedenle yeni düşünceye alışmak için minimum 21 gün geçmesi gerekiyor.
3)
Olumsuz düşünmek olumsuz olayları mıknatıs gibi üzerimize çeker. Biz buna
psikolojide “Kendini gerçekleştiren kehanet” diyoruz. Bu nedenle daha mutlu bir
yaşam için olumlu düşünün. Unutmayın, düşündüğünüz her şey yapacağınız her
şeyin belirleyicisidir.
DÜŞÜNCELERİMİN
BAZI TEMEL NOKTALARI
·
HER BİRİMİZ TÜM YAŞAM DENEYİMLERİMİZDEN YÜZDE YÜZ SORUMLUYUZ.
·
AKLIMIZDA OLAN HER DÜŞÜNCE GELECEĞİMİZİ YARATMAKTADIR.
·
HERKES İÇİN EN BÜYÜK MUTSUZLUK “YETERİNCE İYİ DEĞİLİM” DİYE DÜŞÜNMEKTİR.
·
BU SADECE BİR DÜŞÜNCEDİR VE DÜŞÜNCE DEĞİŞTİRİLEBİLİR.
·
KENDİMİZİ GERÇEKTEN SEVDİĞİMİZ ZAMAN HAYATIMIZ HER YÖNÜYLE DÜZENE GİRER.
·
OLUMLU DEĞİŞİMLERİN ANAHTARI ŞİMDİ VE BURADA KENDİMİZİ ONAYLAMAK VE KABUL ETMEKTİR.
·
BEDENİMİZDE “HASTALIK” DENEN ŞEYİN YARATICISI BİZİZ.
·
KENDİ HAKKIMIZDA DÜŞÜNDÜKLERİMİZ KENDİ GERÇEKLERİMİZDİR.
·
HER BİRİMİZ DÜŞÜNCE VE DUYGULARIMIZLA KENDİ YAŞAM DENEYİMLERİMİZİN
YARATICISIYIZ.
·
DÜŞÜNCELERİMİZ VE SÖZCÜKLERİMİZ İLE DENEYİMLERİMİZİ YARATMAKTAYIZ.
DÜŞÜNCE GÜCÜYLE TEDAVİ
(Louise
Hay)
Kaynak : Düşünce Gücüyle
Tedavi (Louise Hay )
İletişimsizlik Becerisi ( Doç.Dr.A.Kadir Özer)
3 Psikolojik Soru (Kadir Özer)
%100 Düşünce Gücü (Jack Ensing Addington)
Duygusal Gerilimle Baş Edebilme ( Doç.Dr.A.Kadir Özer)
1 yorum:
paylaşım için teşekkürler
Yorum Gönder